bugün
- iğrenç bir his tarif et17
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks15
- allah yerine hızır'dan yardım istemek14
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri10
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak9
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- flörtü eleme sebepleri12
- erkeklerin iğrenç özellikleri22
- öğretmen maaşları18
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj19
- keki kabarmayan sözlük kızı30
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat12
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- görüldü bile atmayan insan tipi17
- deniz gezmiş25
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek20
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor17
- eloande14
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması19
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek29
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek9
- anın görüntüsü10
- galatasaray16
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı30
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay15
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- düşün ki o bunu okuyor13
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- en yaşlı özelliğiniz10
- durduk yere tribe giren erkek17
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi19058
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- sözlük kızlarının saç rengi9
- budweiser14
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- kızların tipe bakmadığı gerçeği8
entry'ler (2273)
ihtiyar değildir o veterandır, ihtiyar olsa duramazdı.
melaba.
melaba.
"birine tüm geçmişini anlatmak, ona seni seviyorum demekten daha zordur aslında. bazıları bunu yapar. sevdiğini söyleyemez belki ama alır tüm geçmişini avucuna bırakır."
turkcell şifresi ile 9 liradır.
zaten bilimum kampanyalar ile yarıya indiği için ne kadar yüksek gösterirsek o kadar iyi kafasında bir fiyatlandırma yapmışlar.
zaten bilimum kampanyalar ile yarıya indiği için ne kadar yüksek gösterirsek o kadar iyi kafasında bir fiyatlandırma yapmışlar.
böyle ulu orta söyleyince pek bi özelliği kalmıyor ama neyse. yine de siz bilirsiniz...
rüzgarın sesini duyabiliyor musunuz? o burada, engellemeye çalışsam da bir yolunu bulup bana ulaşıyor. hem de hissedebildiğimden daha çok; sesiyle ve varlığıyla bana kendini gösteriyor, bir işkence yöntemi olarak unutmama engel oluyor. ama kötü olduğunu düşünme. asla düşünme.
-görüşelim mi bu hafta?
+(adam ne yapar ne eder bir şekilde vakit ayırır)
-....
+pekala, sırf kadın istiyor diye.
rüzgarın varlığını ispatlayan kulakların acıların karşısında çaresiz. bağırmak istiyorsun. avazın çıktığı kadar bağırmak.
-neden saklıyorsun kendini?
+kadını üzmek istemiyorum. o mutlu olsun istiyorum.
-peki kadın da adam için istiyor mu bunu?
+kadın başka şeyler ile meşgul, belki farkında bile değil olanların. ama öyle olmasını diliyor.
diliyor. bir çok şeyin olmasını dilediği gibi.
kesilen uyku aralarında içtiğim suyun boğazımdan geçerek yemek borusuna, oradan mideme indiğini duyumsuyorum. kulaklık orada. al. kulağı tak. rüzgarı yok et. hissetmediğin yoktur.
kaçıncı tekil şahısta yaşanıyordu?
kaçıncı tekil şahısta ölünüyordu?
-niçin sesin çıkmıyor?
+keyfim yok. (sanki hiç böyle bir şey mümkün değilmiş gibi gelirdi, öyle bilinirdi.)
-iyi olduğunda haber ver.
+tamam.
kadını temsil eden mum sakin ve durağan. adamı temsil eden mum şiddetle savruluyor. sakin kalmayı beceremediğimi görüyorsun. her şeyin farkındalığı omuzlarıma çöküyor. lanetli atlas oluyorum.
aslında birden fazla kez denedim. o çok güzel geçen özel günlerimizin, hepsinin ardından söylemek istedim olan biteni, durumu vaziyeti… ama hepsinde de bir şeyler oldu, hatta öyle şeyler oldu ki bunlardan bahsetmek çok anlamsız kalacaktı. sanki bir araya gelmememiz için olağanüstü güçler devreye giriyordu. dünya yıkılsa yanındayım diye söz vermiştim, belki de yanında olduğum için, sırf bu yüzden dünyam yıkılıyordu.
bazı şeyleri benim mantığım alıkoyabilirdi. yine de tüm yazdıklarına baktım. bilinçaltına dair çıkarım yapabilmemi sağlayacak sözcüklerin hepsine baktım.
karanlığa gömülmeseydim devam edebilirdim.
belki..
https://www.youtube.com/watch?v=ZpHnzXkk6GE
-görüşelim mi bu hafta?
+(adam ne yapar ne eder bir şekilde vakit ayırır)
-....
+pekala, sırf kadın istiyor diye.
rüzgarın varlığını ispatlayan kulakların acıların karşısında çaresiz. bağırmak istiyorsun. avazın çıktığı kadar bağırmak.
-neden saklıyorsun kendini?
+kadını üzmek istemiyorum. o mutlu olsun istiyorum.
-peki kadın da adam için istiyor mu bunu?
+kadın başka şeyler ile meşgul, belki farkında bile değil olanların. ama öyle olmasını diliyor.
diliyor. bir çok şeyin olmasını dilediği gibi.
kesilen uyku aralarında içtiğim suyun boğazımdan geçerek yemek borusuna, oradan mideme indiğini duyumsuyorum. kulaklık orada. al. kulağı tak. rüzgarı yok et. hissetmediğin yoktur.
kaçıncı tekil şahısta yaşanıyordu?
kaçıncı tekil şahısta ölünüyordu?
-niçin sesin çıkmıyor?
+keyfim yok. (sanki hiç böyle bir şey mümkün değilmiş gibi gelirdi, öyle bilinirdi.)
-iyi olduğunda haber ver.
+tamam.
kadını temsil eden mum sakin ve durağan. adamı temsil eden mum şiddetle savruluyor. sakin kalmayı beceremediğimi görüyorsun. her şeyin farkındalığı omuzlarıma çöküyor. lanetli atlas oluyorum.
aslında birden fazla kez denedim. o çok güzel geçen özel günlerimizin, hepsinin ardından söylemek istedim olan biteni, durumu vaziyeti… ama hepsinde de bir şeyler oldu, hatta öyle şeyler oldu ki bunlardan bahsetmek çok anlamsız kalacaktı. sanki bir araya gelmememiz için olağanüstü güçler devreye giriyordu. dünya yıkılsa yanındayım diye söz vermiştim, belki de yanında olduğum için, sırf bu yüzden dünyam yıkılıyordu.
bazı şeyleri benim mantığım alıkoyabilirdi. yine de tüm yazdıklarına baktım. bilinçaltına dair çıkarım yapabilmemi sağlayacak sözcüklerin hepsine baktım.
karanlığa gömülmeseydim devam edebilirdim.
belki..
https://www.youtube.com/watch?v=ZpHnzXkk6GE
hep aynı rastlantı mıdır bilinmez hüzünle yüreğime saplanan, vazgeçtim diyor yine sezen yaralarıma tuz basarcasına.
vazgeçtim gözlerinden diyor yine sezen, koyuyor bu söz bana.
yok olmak zamanı şimdi yok olmak, üç damla yaşım pencerenin altında...
vazgeçtim gözlerinden diyor yine sezen, koyuyor bu söz bana.
yok olmak zamanı şimdi yok olmak, üç damla yaşım pencerenin altında...
bugün çaylak onay listesinde değilsiniz. dün de değildiniz. lan zaten yıllardır yazıyorsunuz buraya niye baktınız ki siz ?
eğer birisiyle kokusu içine sinerek uyuduysan ve sabahına sarmaş dolaş, nefesi nefesinde uyandıysan, gittiğinde oluşan hissizliği, anlamlarını sadece senin yüklediğin kelimelerle anlatamazdın.
bazı kelimelerin kifayetini kaybettiğini 28 yaşıma gelmiştim ama yeni öğrenmiştim. burnumun ucu sızlıyordu. özlemek öyle bir şey değildi. boğazımda takılı kalan bir şeyler vardı ve ne yutkunabiliyor ne de anlatabiliyordum. orada öylece duruyordu, göğsümden başlayıp her bir hücremi içine katarak derinleşen o ince sızı. hani bilirsiniz, kağıt kesiğine eşdeğer olan o tüm iç organlarınızı ait olmadıkları yerlerdeymiş gibi ağrıtan ve hiç geçmeyecekmiş gibi gelen o his. hiç konuşmuyorduk, susarak da anlaşamıyorduk. sarılarak anlaşabilirdik belki ama sen tüm ihtimalleri alıp da yanına, göç etmiştin doğru bildiğin yanlışlara.
şimdi aramızdaki mesafe dönülemeyecek kadar uzun. sana üzerinde eğreti duran sıfatlar kullandıysam kızma bana. çünkü sen hiç benim gözümden görmedin. hiç uyurken izlemedin mesela beni. nefes alıp verişim hiç huzur vermedi sana ya da uyurken ellerin ellerimde diye mutluluktan uyuyamadığın hiç olmadı. insanlar uyurken severmiş en çok birbirlerini ve sen bunu fark edecek kadar bile kalmamışsın yanımda.
yok saymak en kolayı. sanki hiç var olmamış, sanki öyle sarılmamış, öyle gülmemiş sanki hiç tanışmamış gibi. aslında sana kızgın değilim. çokça özlüyorum işte. biraz da kafamın içini kemiriyorsun, baş ağrılarım hep bundan. çünkü kafamın içinden sana sarılmak biraz zor oluyor. zoruma gidiyor işte. yanında huyunu suyunu, kokusunu bilmediğin bir adamla uyanacak olma ihtimalin geliyor, bir güzel sövüyorum gelmişine gittiğine. ama en çok gittiğine sövüyorum. biliyor musun aslında iyi ki gittin, çünkü kalsaydın...
seninle bir rakı masasında bu ülkeyi kurtarma ihtimalimizi bile sevebilirdim.
https://www.youtube.com/watch?v=5J2UbONCngo
bazı kelimelerin kifayetini kaybettiğini 28 yaşıma gelmiştim ama yeni öğrenmiştim. burnumun ucu sızlıyordu. özlemek öyle bir şey değildi. boğazımda takılı kalan bir şeyler vardı ve ne yutkunabiliyor ne de anlatabiliyordum. orada öylece duruyordu, göğsümden başlayıp her bir hücremi içine katarak derinleşen o ince sızı. hani bilirsiniz, kağıt kesiğine eşdeğer olan o tüm iç organlarınızı ait olmadıkları yerlerdeymiş gibi ağrıtan ve hiç geçmeyecekmiş gibi gelen o his. hiç konuşmuyorduk, susarak da anlaşamıyorduk. sarılarak anlaşabilirdik belki ama sen tüm ihtimalleri alıp da yanına, göç etmiştin doğru bildiğin yanlışlara.
şimdi aramızdaki mesafe dönülemeyecek kadar uzun. sana üzerinde eğreti duran sıfatlar kullandıysam kızma bana. çünkü sen hiç benim gözümden görmedin. hiç uyurken izlemedin mesela beni. nefes alıp verişim hiç huzur vermedi sana ya da uyurken ellerin ellerimde diye mutluluktan uyuyamadığın hiç olmadı. insanlar uyurken severmiş en çok birbirlerini ve sen bunu fark edecek kadar bile kalmamışsın yanımda.
yok saymak en kolayı. sanki hiç var olmamış, sanki öyle sarılmamış, öyle gülmemiş sanki hiç tanışmamış gibi. aslında sana kızgın değilim. çokça özlüyorum işte. biraz da kafamın içini kemiriyorsun, baş ağrılarım hep bundan. çünkü kafamın içinden sana sarılmak biraz zor oluyor. zoruma gidiyor işte. yanında huyunu suyunu, kokusunu bilmediğin bir adamla uyanacak olma ihtimalin geliyor, bir güzel sövüyorum gelmişine gittiğine. ama en çok gittiğine sövüyorum. biliyor musun aslında iyi ki gittin, çünkü kalsaydın...
seninle bir rakı masasında bu ülkeyi kurtarma ihtimalimizi bile sevebilirdim.
https://www.youtube.com/watch?v=5J2UbONCngo
hayatını bir insana endekslemek.
Bazıları kelimeleri kullanarak efsane yazılar yazabiliyor, bazıları ise notaları birleştirerek harika şarkılar yapıyorlar; insanlar bazı nimetlerin değerini biliyorlar. Ötekiler hep koşturma peşinde, hep öne geçmek.. “Ha durdum işte burada yürüyerek de geçebilirsin önüme.” demek istediklerim var. Çünkü ben gerçekten duruyorum. Hiçbir şey yapmadan, kabullenerek ve bazen başımı öne eğerek sadece duruyorum. Nerede yanlış yaptığımı bilmiyorum ama hep çok başarısız bir insan oldum. Bunun “kaybeden” olmakla alakası yok, “tutunamayan” derdim ama bazı insanlar o kadar güzel tutunamıyor ki onu bile yapamadığım için bir sıfatım yok.
Yorgunum. Günün birinde deniz kenarında mümkünse betondan olmayan bir eve yerleşeyim diye bir an önce çalışıp, yaşlanıp, emekli olmak istiyorum. Yorgunum. Ama beni kimse yormadı. Hep kendi kendime yaptım ben. “Ben de düşünüyorum” diyen insanlar için durum kolaydı çünkü ben sadece düşünmüyordum, odaklanıyordum da. Her şeye sahip olmak, herkesin beni sevmesi gibi dertlerim de olmadı. Kendi yağımda kavrulma fikri çok sevimliydi. Yuvarlanıp giderdik işte ama ben hep arkasından tekme atılan insan oldum. Yuvarlanırken kimse düşmedi benimle.
Sızlanmıyorum, söylenmiyorum, kızmıyorum, şaşırmıyorum. Her şey olabilir, her şey başa gelebilir. Kolsuz, bacaksız yaşayan insanların yanında eksik bir akıl ve aksak bir kalple yaşamak zor olmasa gerek. Yaşarım yani. Biraz ağlarsam geçer aslında. Biraz ağlasam temizlerim içimdeki irini. Ama olmuyor. Hiç pişman olmuyorum mesela ne zamandır, hiç aşık olmuyorum, hiç güvercinlerin arasında dolaşmıyorum. “Kuşlar ne kadar aptal” diyenlerin yüzüne ayna tutmuyorum, balıkların uçup uçmadıklarıyla bir alakam kalmadı. Ama benim için olağandı. Benim sevdiğim insanlar da ya gider ya da gidecek kadar bile gelmezlerdi.
Anlatmak istediklerimin yarısı bile değil yazmaya çalıştıklarım. Sadece bazı şarkılar bazı anlara çok uygun. Dinlerken acaba diyorum bu kadın gördü mü beni o an o yerde? Dinlerken diyorum ki tüm bu olanlar bir yanılsama mı? Hem neyimiz var sahi akıp giden sokaktan başka? Cemal Süreya yalan söylemiş olamaz değil mi? Burası “dur durağı” Burada durmaktan başka bir şey yapılmaz.
Biraz daha susarsam eğer kalbimde yara açanların hepsi o yaranın içinde boğulacak. Belki o zaman hafiflerim.
edit: fondaki tezat şarkım: https://youtu.be/9H_41rhNrks
Yorgunum. Günün birinde deniz kenarında mümkünse betondan olmayan bir eve yerleşeyim diye bir an önce çalışıp, yaşlanıp, emekli olmak istiyorum. Yorgunum. Ama beni kimse yormadı. Hep kendi kendime yaptım ben. “Ben de düşünüyorum” diyen insanlar için durum kolaydı çünkü ben sadece düşünmüyordum, odaklanıyordum da. Her şeye sahip olmak, herkesin beni sevmesi gibi dertlerim de olmadı. Kendi yağımda kavrulma fikri çok sevimliydi. Yuvarlanıp giderdik işte ama ben hep arkasından tekme atılan insan oldum. Yuvarlanırken kimse düşmedi benimle.
Sızlanmıyorum, söylenmiyorum, kızmıyorum, şaşırmıyorum. Her şey olabilir, her şey başa gelebilir. Kolsuz, bacaksız yaşayan insanların yanında eksik bir akıl ve aksak bir kalple yaşamak zor olmasa gerek. Yaşarım yani. Biraz ağlarsam geçer aslında. Biraz ağlasam temizlerim içimdeki irini. Ama olmuyor. Hiç pişman olmuyorum mesela ne zamandır, hiç aşık olmuyorum, hiç güvercinlerin arasında dolaşmıyorum. “Kuşlar ne kadar aptal” diyenlerin yüzüne ayna tutmuyorum, balıkların uçup uçmadıklarıyla bir alakam kalmadı. Ama benim için olağandı. Benim sevdiğim insanlar da ya gider ya da gidecek kadar bile gelmezlerdi.
Anlatmak istediklerimin yarısı bile değil yazmaya çalıştıklarım. Sadece bazı şarkılar bazı anlara çok uygun. Dinlerken acaba diyorum bu kadın gördü mü beni o an o yerde? Dinlerken diyorum ki tüm bu olanlar bir yanılsama mı? Hem neyimiz var sahi akıp giden sokaktan başka? Cemal Süreya yalan söylemiş olamaz değil mi? Burası “dur durağı” Burada durmaktan başka bir şey yapılmaz.
Biraz daha susarsam eğer kalbimde yara açanların hepsi o yaranın içinde boğulacak. Belki o zaman hafiflerim.
edit: fondaki tezat şarkım: https://youtu.be/9H_41rhNrks
kontra bir bilgiyle kendinizi haklı çıkartabilirsiniz ayrıca. hele ki karşınızdaki ik uzmanı/yetkilisi her kimse artık, ücret politikasından şikayetçi ise eminim size destek verecektir.
ücret tamamen görev-sorumluluk ve çalışma saatiyle orantılıdır.
takdir edersiniz ki pazartesi-cuma 8.00-17.30 çalışan ile haftada 6 gün çalışan arasında fark olmalı.
ücret politikası buna göre yapılmalı, ama gel gör ki piyasadaki genel görüş minimum ücret-maksimum çalışma süresi üzerine kurulu.
ama iş hayatındaki en önemli şeyin başlangıç ücreti olduğunu ve uzun süreçte zam/prim gibi değerlerin bunun üzerinden hesaplandığını da unutmamak gerek. ne kadar yüksek o kadar iyi, zorlayabildiğiniz kadar zorlayın. ücret beklentisi yüksek diye kimse sizi -eğer yeterli kapasitede iseniz- geri çevirmez.
ücret tamamen görev-sorumluluk ve çalışma saatiyle orantılıdır.
takdir edersiniz ki pazartesi-cuma 8.00-17.30 çalışan ile haftada 6 gün çalışan arasında fark olmalı.
ücret politikası buna göre yapılmalı, ama gel gör ki piyasadaki genel görüş minimum ücret-maksimum çalışma süresi üzerine kurulu.
ama iş hayatındaki en önemli şeyin başlangıç ücreti olduğunu ve uzun süreçte zam/prim gibi değerlerin bunun üzerinden hesaplandığını da unutmamak gerek. ne kadar yüksek o kadar iyi, zorlayabildiğiniz kadar zorlayın. ücret beklentisi yüksek diye kimse sizi -eğer yeterli kapasitede iseniz- geri çevirmez.
türkiye'de gezmediğim yer kalmamasından mütevellit artık yapmaya başlamam gerekendir.
tabi orta ölçekli bir bütçe ayırmak gerek. bilgi konusunda pek sıkıntım yok, kaybolmayacak kadar biliyorum.
tabi orta ölçekli bir bütçe ayırmak gerek. bilgi konusunda pek sıkıntım yok, kaybolmayacak kadar biliyorum.
her sene telefon değiştiren biridir, başka türlüsü güç.
yaklaşık yarım saat önce, şikayetime geri bildirim için arayan digitürk yetkilisinin verdiği bilgiye göre önümüzdeki 3 yıl boyunca digitürk olarak premier ligi yayınlayacağız dedi.
yayın anlaşması sonuçlanmış ve resmi bilgilendirme çok yakında yapılacakmış.
yaklaşık 15 gündür süren bir şikayet-geri bildirim trafiğinden sonra tam da manu-mcity maçının olduğu gün böyle bir gelişmenin yaşanması ve belki de sezonun en çekişmeli maçını acaba verebilecekler mi çok merak ediyorum doğrusu.
editonaldo: maçı vereceklerini açıklamışlar ligtv'den, maç başlamadan goller gelmeye başladı.
yayın anlaşması sonuçlanmış ve resmi bilgilendirme çok yakında yapılacakmış.
yaklaşık 15 gündür süren bir şikayet-geri bildirim trafiğinden sonra tam da manu-mcity maçının olduğu gün böyle bir gelişmenin yaşanması ve belki de sezonun en çekişmeli maçını acaba verebilecekler mi çok merak ediyorum doğrusu.
editonaldo: maçı vereceklerini açıklamışlar ligtv'den, maç başlamadan goller gelmeye başladı.
feykine cevap almazsa evlilik yakın.
ohoooo 1 gün oldu hâlâ gelecek şu vidanjör. nereye sıçacak bu millet.
fırat kalkanı operasyonu'nun uludağ uzantısı başladı. detaylar az sonra...